Çiftçi Mektupları
T.C
HATAY ARI YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ
ÇİFTÇİ MEKTUBU: 2020 / 1
VARROA ZARARLISI
Varroa akarı bal arılarının bedenleri dışında yaşayan bir parazittir. Varroa hem ergin arılar, hem de gelişmekte olan yavruların kanını emdiğinden üzerlerinde beslendikleri arıları zayıflatarak arıların yaşam sürelerini kısaltırlar. Düşük seviyelerdeki Varroa istilalarında bile ergin arılar zayıflar ve ömürleri kısalır (%50'ye kadar), yavrular ise gelişimlerini tamamlayamazlar. Bir arı kolonisinde bulunan varroa akarı sayısı sezonlara göre değişiklik gösterir.Sonbaharda en üst düzeye çıkar.Varroanın kolonilerde üremesi ilkbahar kuluçka faaliyetiyle birlikte başlar. Sonbaharda bu faaliyetin sona ermesine kadar surer. Kışı yalnızca ergin dişiler geçirir. Varroanın üreme ve gelişmesi kapalı yavru gözlerinde gerçekleşir. Ergin dişi varroalar kışın 5-6 ay yazın ise 2-3 ay yaşarlar. Ergin dişi varroanın yavru gözüne 5 ve daha fazla yavru bırakması durumunda arı gelişmesini tamamlayamaz ve siyahımsı-gri renkte kanatsız olarak çıkar. Varroa parazitinin gerek larva ve pupa gerekse ergin dönemde arının kanını emerek gelişme ve çalışma aktivitesini zayıf düşürmesi başka hastalıkların da ortaya çıkmasına neden olmaktadır.Varroa’nın sayısını zarar vermeyecek düzeye indirmek için fiziksel, biyolojik ve kimyasal mücadele yöntemlerinin uyum içinde bir arada kullanılması gerekmektedir.
Fiziksel Mücadele
Kovanların yerden 15-20 cm yükseklikte sehpalar üzerine yerleştirilmesidir. Böylece kovan önünde ölen arılar üzerindeki Varroa’ların tekrar kovana dönmeleri önlenir.
Biyolojik Mücadele
Varroa zararlısının erkek yavru gözlerini tercih etmesi sebebiyle bulaşık koloninin ortasına üst kısmından 5-6 cm kadar petek parçası bırakılmış yarısı boş bir veya iki çerçeve yerleştirilir.Ana arı buralara döllenmemiş yumurta yumurtlar. Aynı gözlere dişi varrao’da 6-25 adet arasında yumurta bırakır.6 günlük olup petek gözleri kapatıldığında bu sonradan konan iki çerçeve alınarak ortada kaldırılır.Petekler olduğu gibi yakılarak imha eldir.Bu uygulama aynı mevsimde üç dört kez yapılması halinde varroa sayısı kovanda önemli oranda azaltılmış olur.
Kimyasal mücadele
Kimyasal mücadeleye başlama zamanı ile arı ailesindeki gelişim, çiçeklenme ve bal üretim periyodu arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Bu nedenle kolonilere ilaç uygulanması kolonideki yavru faaliyetlerinin en az olduğu aylarda yapılmalıdır.Varroa zararlısına karşı en uygun ilaçlama zamanı kovanda yavru faaliyetlerinin en az olduğu erken ilkbaharda ve geç sonbaharda yapılmalıdır.
ÇİFTÇİ MEKTUBU: 2020/ 2
ARILARDA SONBAHAR BAKIMI VE KIŞLATMA
Bal hasadından hemen sonra zaman kaybedilmeden sonbahar bakımına başlanmalıdır. Kolonilerin sonbahar bakımı, arıların kışın kayıpsız veya en az kayıpla atlatılabilmeleri için çok önemlidir.
Kolonilerin kış yiyeceği olarak bal ve polen depolanmış petekler bırakılır. Ancak kullanılan petekler tamamen balla dolu olmayıp alt taraflardaki gözler boş olmalıdır.
Çünkü arılar petek üzerindeki dolu gözlerin değil boş gözler üzerinde kış salkımı oluştururlar. Peteklerdeki ballar, ekşimiş ballar, düşük kalitedeki ballar ve salgı balları kış yiyeceği olarak kullanılmamalıdır. Yapılacak kontrollerde 8-10 peteği arıyla kaplı bir koloniye kış yiyeceği olarak 12-15 kg. arasında bal bırakılmalıdır. Arı mevcudu zayıf koloniler, anasız, ana arısı yaşlanmış ve verimsiz olan kovanlar sonbaharda birleştirilmelidir. Başarılı kışlatma için mutlak suretle sonbaharda bir dönem yavru üretimi sağlanarak kış mevsimine genç işçi arı ve genç ana ile girilmelidir. Kışa girmeden önce koloniler her zaman olduğu gibi hastalık ve parazit yönünden incelenmelidir. Parazitlere karşı mücadele bal hasadından sonra kuluçka aktivitelerinin azaldığı dönemde yapılmalıdır.
SONBAHAR BESLENMESİ
Kolonide yeterince bal ve polen bırakılmış olsa bile bal hasadından sonra koloniler şurupla beslenmelidir. Sonbahar beslemesi hazırlanan şeker şuruplarının şeker su oranı ½ olmalıdır. Kolonilere uygulanan şeker şurubu beslenmesi sonucu ana arının yumurtlama hızı yeniden arttırarak genç yıpranmamış işçi arı yetiştirilmesini sağlar. Böylece genç işçi arı ile kışa giren koloniler kışı fazla bir kayıp vermeden bahara güçlü olarak girerler. Böylece ilkbaharda etkili bir yavru yetiştirme hızını göstererek çabuk gelişirler. İlkbahara giren koloniler şurup yerine kekle de beslenebilirler. Kek bir kısım bal ve 3 kısım pudra şekerinin karışımı 0,5-1 kg.lık poşetlere yerleştirilip, poşetin alt kısmında delikler açılarak arılı çerçevelerin üzerine konur. Kek hazırlanırken kekin katı olması gerekir ve arıların ısı sıcaklığın da eriyerek arılara zarar vermeyecek kıvamda olmasına dikkat edilmelidir.
KIŞLATMA
Arıların kışı geçireceği arılık, kuzeyi kapalı, güneyi açık mümkünse üstü kapalı yerler olmalıdır. Açık arılıkta ise, rüzgâr olamayan, su tutmayan ve nem biriktirmeyen yerler olmalıdır. Kovanlar mutlaka sehpa üzerinde yerden yükseltilmeli böylece nemden ve sudan korunmalıdır. Ayrıca kışlama yeri çok iyi seçilmelidir. Kışlatma arıların kış salkımını bozmasına neden olabilecek gürültü ve sesten uzak yerler olmalıdır. Kış ölümlerinin nedeni soğuk değil, koloni ısı üretimi ve enerji kaynağı olan yeterli balın bulunmayışı, yani açlıktır. Kolonilerle kışa girerken genç arıların yanında yeterli besin stokunun bulunması gerekir. Arılar kovan içi sıcaklığı 14 C0'ye düştüğü zaman bir araya gelerek kış salkımı oluştururlar. Salkımın merkezindeki sıcaklık 33 C0, dış yüzeyde ise 6-8 C0 olabilmektedir. Arılar bal yiyerek gerekli olan ısıyı üretirler ve ısı arttıkça salkım genişler. Kışın salkımdan düşen arılar tekrar salkıma çıkamazlar ve ölürler. Kış mevsimi boyunca arılar rahatsız edilmemelidirler.
ÇİFTÇİ MEKTUBU: 2020/6
BALIN HASADI VE MUHAFAZASI
BAL : Bitkilerin çiçeklerinde bulunan nektarın ve bitki üzerinde yaşayan bazı böceklerin salgıladığı tatlı maddelerin arılar tarafından toplanarak bileşimlerinin değiştirilip petek gözlerine depolayarak olgunlaştırılan tatlı bir üründür.
- Bal hasadı bölgede nektar akımının azalmaya başladığı günlerde yapılmalıdır.
- Koloninin kışlık ihtiyacından fazla olan bal alınmalıdır.
- Kolonin kışlık ihtiyacı olarak, her arılı çerçeve için bir ballı çıta bırakılmalıdır.(ort. 16 kg.)
- Olgunlaşan ballar sabah saatlerinde hasat edilerek öğle saatlerinde ısı 30 C derece civarında olunca kapalı alanlarda süzme yapılmalıdır.
- Nakillerden önce muhakkak sağım yapılmalıdır.
- Eski ve siyahlaşmış çerçeveler kovandan alınarak yerlerine yenisi konmalıdır.
- Ertesi yıl kullanılacak temiz kabarmış petekler ayrılır ve muhafaza edilir. Peteklerin muhafazası için kesinlikle naftalin kullanılmamalıdır.
- Hasat edilen bal temiz ve sağlıklı kaplarda saklanmalıdır. Bala su ve yabancı madde karışmamasına dikkat edilmelidir.
- Bal hasadında ve süzme odasında kullanılan malzemelerin paslanmaz ve 304 kalite krom çelik malzemeler olmalıdır.
- Balın depolandığı odalar güneş görmeyen yerler olmalı koku rutubet almamalıdır.
- Ballarınızın bulunduğu kapların üzerinde barkodunuz ve balın cinsi üretim yeri, üretim yılı ve bitki örtüsü hakkında bilgiler konulmalı
Bilgi için Tarım Danışmanınıza başvurabilirsiniz.
ÇİFTÇİ MEKTUBU : 2020 / 3
AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ
Bal arısı larvalarında görülen ve larvaların çökerek çürümesiyle sonuçlanan çok tehlikeli bir yavru hastalığıdır.
Amerikan yavru çürüklüğü çok bulaşıcı ve sporların canlı kalma gücü fazla olduğu için, arıcı çalışması esnasında her türlü alet ve ekipmanla farkında olmadan hastalığı yayabilir. Örneğin Hastalıklı bir kovandan diğerine yavrulu çerçeve aktarmak, hasta arıları kuvvetli kovanla birleştirmek, kaynağı belli olmayan ballarla kolonileri beslemek, bulaşık eski kovanlara arı aktarmak, yağmacılığa fırsat vermek ve benzeri gibi yollarla hastalık yayılabilmektedir.Ayrıca hastalık kovanlarda zarar yapan mum güvesi gibi bazı böceklerle, doğal ve suni oğullar ile, bulaşık temel petekler ile, genç tarlacı arıların kovanları şaşırması ile, bulaşık kovan nakilleri ile temiz bölgelere yayılmaktadır.
Hastalığın Belirtileri:
Kuvvetli kolonilerde yeni bulaşmış hastalığın farkına varmak oldukça zordur. Hastalık ilerledikçe arı sayısında bir azalma başlar. Aktif ve çalışkan arılarda tembellik ve halsizlik göze çarpar. Hastalığın başlangıcında uçuş deliği önünde, açık veya sırlanmış gözlerde sökülüp atılan henüz tam kurumamış koyu renk larvalara rastlanır. Bundan başka :
- Kovan kapağı açıldığında ısıtılmış tutkal kokusu veya bozulmuş balık kokusu hissedilir.
- Kapalı yavru gözleri normalde olduğu gibi muntazam değildir.Ana arı temizlenmemiş gözler nedeniyle düzgün yumurta bırakmaz.
- Bazı kapalı yavru gözlerinin üzeri toplu iğne başı büyüklüğünde delinmiş renkleri solmuş ve hepsi içeri doğru çökmüştür.
- Ölümler az sayıda açık larva döneminde görülürse de daha çok sırlanmış petek gözlerinde olmaktadır.
- Yavrular öldükten sonra gözün iç yan yüzeyine uzunlamasına yapışmış bir halde kalarak çürümeye başlar.
- Başlangıçta ölü larva kalıntısı yapışkan bir kıvam alır. Rengi koyulaştığı zaman bir kibrit çöpü ile çekilecek olursa kalıntının 4-10 cm kadar lastik gibi uzadığı görülür.
- Ölü yavruların rengi donuk beyazdan açık kahverengiden sonrada çikolata gibi koyu kahverengiye dönüşür.
- Yavrular pupa döneminde ölmüş ise dil sertleşerek yukarı doğru kalkık halde kalır.Hatta bazen sır tabakasını delerek dışarı çıkar.
Hastalıkla Mücadele:
Amerikan yavru çürüklüğü her ülkede ihbarı zorunlu hale girmiştir.Hastalığın yoğun olduğu bölgelerde devlet karantina önlemleri almakta ve hasta kovanlara el koyarak ederi karşılığında bulaşık koloniyi imha etmektedir.Hastalık yeni bulaşmış ve hemen farkına varılmış ise ilaçla tedavisi mümkün demektir.Bulaşık kovan pirimüz ile yakılarak siterilize edilir hastalıklı çerçeveler yavrusu ile birlikte yakılır ve derhal yeni kolonide tedavi ilaçlamasına başlanır.
ÇİFTÇİ MEKTUBU: 2020 / 4
AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ
Avrupa Yavru Çürüklüğü hastalığı daha çok ilkbahar ve yaz başında zayıf kovanlarda görülür.Özellikle nektarın az olduğu dönemlerde daha sık görülür.
Kovanların zayıf ve kötü kışlatılması, ilkbaharda soğuk ve nemli havaların uzun süre devam etmesi, yetersiz besleme, stres ve nektar akımının geç başlaması sonunda hastalık belirtileri görülür.
Hatalığın belirtileri:
- Larvalar 3-4 günlük olduğunda hastalığa yakalanırlar.
- Ölümler % 90 oranında sırlanmamış gözlerde meydana gelir .Eğer larva göz sırlandıktan sonra ölürse bir süre sonra sır tabakası çöker delinir ve rengi açılır.
- Ölü larvaların rengi donuk beyazdan kirli koyu sarıya, kahverengine ve sonrada siyaha dönüşür.
- Ölen larvalar sulu yumuşak bir görünüştedir, sonraları hamur kıvamını alır ve bazen sertleşir.
- Çürüyen larvada pek az bir yapışma ve uzama görülür.İşçi arılar kurumuş gözleri kolayca temizleyemez.
- Çürüyen larvalardan kokuşmuş bir et kokusu etrafa yayılır.Hastalığın yoğun olduğu kolonilerde bu ağır koku kovan kapağının ilk açıldığı anda bile hissedilebilir.
- Larvalar genellikle göz içinde C harfi durumunda kıvrılmış bir haldeyken ölürler. Daha sonra petek gözünün alt yüzeyine yığılırlar.
- Petekteki yavrulu alanlar muntazam değildir.
Hastalıkla Mücadele:
Hastalığın bulaşması ve yayılma şekli Amerikan yavru çürüklüğü etmenine büyük benzerlik gösterdiği için korunma ve kontrol yöntemleri de bundan pek farklı değildir.İlaçlı mücadeleden önce alınacak kültürel önlemleri aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
- Hastalık ilaçlama yapılamayacak kadar yoğun ise koloniler arılar ile birlikte yakılır.
- Elde kalan boş kovan gövdeleri pirimüz ile hafif esmerleşinceye kadar aleve tutulur.
- Kullanılan tüm arıcılık malzemeleri Amerikan yavru çürüklüğü hastalığında olduğu gibi dezenfekte edilmelidir.
Arı ırkları arasında bu hastalığa yakalanmaya karşı farklı seviyede hassasiyet görülmüş, ancak tamamen bağışık olan bir arı ırkına rastlanmamıştır.
ÇİFTÇİ MEKTUBU : 2020 / 5
BAL ARILARINDA İLKBAHAR BAKIMI VE BESLENMESİ
İLKBAHAR BAKIMI
İlkbahar bakımı, hava sıcaklığının 14–15 derecenin üzerine çıktığı güneşli, yağışsız, bulutsuz ve rüzgârsız bir günde yapılmalıdır. İlkbahar bakımında öncelikle kovan içi temizliği yapılır. Kuluçkalıkta çerçeve üzerinde, kovan tabanında ve yanlarında oluşan küf, mum ve propolis kalıntıları kazınarak temizlenir. Arıların saramadığı, koyu renkli, eski, eğilmiş ve süzensiz petekler ve çerçeveler kovandan çıkartılır.
Kovan temizliği sırasında kovan içi kontrollerinde şu hususlara dikkat edilir:
- Kovan içerisinde herhangi bir hastalık veya zararlı var ise bununla ilgili önlemler alınmalıdır.
- Kuluçka ve ana arının kontrolü yapılır. Ana arısı ölmüş veya sakatlanmış olan kolonilere, eğer var ise yeni ana arı verilmelidir. Ana arı bulunamazsa, arılık içerisinde analı ve zayıf bir koloni ile birleştirme yapılır.
- Koloninin besin madde durumu kontrol edilir. Eğer yetersiz ise, kolonilere ek besleme yapılır.
- Koloninin genel durumuna ve arı varlığına bakılır, çok zayıf olan koloniler diğer zayıf kolonilerle birleştirilir. Arıların saramadığı fazla petekler ile esmerleşmiş, küflenmiş ve gözleri bozulmuş çerçeveler kovandan çıkartılır.Kontroller sırasında elden geldiğince seri, fakat gürültüsüz ve sakin çalışılmalı, bir kovan birkaç dakikadan fazla açık tutulmamalıdır. Kovandan çıkarılan eski ve küflü petekler, mum kırıntıları etrafa atılmayıp, bir kapta toplanmalıdır. Kontrollerden hemen sonra değerlendirilmeyecek durumda olanlar yakılmalı veya gömülmelidir.
İLKBAHAR BESLEMESİ
Arıcılıkta ilkbahar beslemesi çok önemlidir. İlkbahar beslemesinin amacı, yiyecek sıkıntısı çeken arıların besin maddesi ihtiyacının karşılanması ve ana arının yumurtlamaya teşvik edilerek, kuluçka faaliyetini erken başlatmak suretiyle kolonilerin nektar akımına güçlü kadrolarla girmesini sağlamaktır.
İlkbahar beslemesine nektar akımından 6–8 hafta önce başlanır ve nektar akımına 2-3 hafta kalıncaya kadar yemlemeye devam edilir.Erken ilkbaharda yapılan koloni kontrollerinde kovandaki bal ve polen miktarının az olduğu görülürse, kovana ballı ve polenli çerçeve verilmelidir. Bal veya polen yoksa süzme bal, pudra şekeri ve polen karışımı ile hazırlanan arı keki ile beslenmelidir.Şurupla beslemeye hava sıcaklığının arttığı ve nem oranının azaldığı ileriki dönemlerde başlanmalıdır.
İlkbahar Beslemesinde Dikkat Edilecek Hususlar:
- Besleme yapılırken yağmaya meydan vermemek için yemleme akşam saatlerinde yapılmalı, kovan etrafına ve yanlarına şurup, kek vs. yemler bulaştırılmamalıdır.
- Yemleme esnasında kovan kapağı fazla süre açık tutulmamalı, yağmaya ve kovan içi ısısının düşmesine meydan verilmemelidir.
- Yemleme azar azar ve sık aralıklarla yapılmalıdır.
- Yemler her koloniye ayrı olarak ve kovan içerisinde verilmelidir. Toplu yemleme yapılmamalıdır.
- Hastalıklı kolonilerden alınan ballı ve polenli çerçeveler kesinlikle diğer kolonilere verilmemelidir.
- Ekşimiş, küflenmiş ballar ve bu ballardan yapılan kekler arılara verilmemelidir.
- Verilen yemlere arılar kovan içerisinde kolaylıkla ulaşabilmelidir.
ÇİFTÇİ MEKTUBU: 2020 / 6
BALIN HASADINDAN SONRAKİ EVRELERİ
Balı Süzülmüş Peteklerin Değerlendirilmesi
Balı alınan peteklerin tekrar kullanılabilecek durumda olanları tecritli petek odalarında muhafaza edilir. Petek güvesine karşı, petekler askıya dizilerek içinde korlaşmış mangal kömürü bulunan mangallarda veya elektrik ocaklarında toz kükürt yakılarak dumanlama yapılır. Ancak bu uygulamada peteklerde bulunan güve yumurtaları ölmediğinden uygulama 2-3 haftalık aralıklarla bir kaç kez tekrarlanır. Gerektiğinde bu petekler gelecek ilkbaharda tekrar kullanılabilir. Ancak bu tür peteklerin tekrar kullanılması hastalıklar yönünden riskli olabilir. Bu yüzden bazı ülkelerde peteklerin sadece bir yıl kullanılmasına müsaade edilir. Muhafaza yönteminde naftalin kesinlikle kullanılmamalıdır. Petrol ürünü olan naftalin kanserojen bir madde olup bal ve balmumundaki kalıntısı insan sağlığı için tehlikelidir. Kullanılamayacak durumdaki petekler, eritilerek kalıp mum haline getirilir.
Balın Dinlendirilmesi
Bal süzme makinesinde elde edilen bal, gittikçe incelen çok katlı elekten geçirilerek mum kırıntıları ve diğer yabancı maddeler ayıklanır. Buna rağmen küçük parçacıklar ve oluşan hava kabarcığı balın rengini bulandırır. Bunun için bal, dinlendirme tankına alınır ve dinlendirilir. Küçük mum kırıntıları ve hava kabarcığı köpük şeklinde üstte toplanır. Köpüklü kısım arılara yem olmak üzere ya da sirke yapımı için ayrı bir yerde depolanabilir.Dinlendirme kabındaki bal durulduğunda ve berraklaştığında ambalajlanabilir.
Balın Depolanması
Bal, değişik yapı taşlarından oluştuğundan depolama sırasında bile yapısal olarak sürekli değişikliğe uğrar. Bu değişmeler genellikle kristalleşme, renk koyulaşması, asitlik derecesinin artması, balın içinde bulunan şeker çeşitlerinde artma ve azalma olması şeklindedir. Bunun yanında balın depolanma süresinin artması ve ısıtılması HMF (hidroksi metilfurfurol) değerini yükseltir.
Balın kristalleşmesi 5-7 ºC' da, ekşimesi 10 ºC' da başladığından süzülen ballar eğer ısıtılmayacaksa 5 ºC' nin altında tutulmalıdır. Kristalize olmuş balın tekrar eski haline dönmesi için bal kabı sıcak su dolu bir kap içerisinde bekletilerek balın çözülmesi sağlanır. Bal kabı hiçbir zaman doğrudan ateş ile temas etmemelidir. Çözünen bal tekrar kristalize olabilir.